Zamanda Kaybolmuş Bir Aşk Hikâyesi: "Island" Anime İncelemesi
Selamlar çok değerli incelemeseverler. Bugünkü inceleme konumuz zaman yolculuğu ve romantizm kavramlarını içine fazla etmeden harmanlamayı başarmış nadide bir anime olan “Island” hakkında olacak.
Island,
asıl olarak visual novel yani görsel roman türünde hikâye anlatmaya dayalı bir
oyundan uyarlanmış güzel bir animedir. Bilindiği gibi visual novellerin
genelinde, en azından romantizm odaklı olanlarında birden fazla son bulunur.
Oyuncu, oyun boyunca seçimler yaparak istediği sonuca ulaşmaya çalışır.
Sonrasında eğer benim gibi biraz meraklı bir oyuncuysa, diğer sonları da merak
eder ve farklı tercihlerle oyunu baştan oynar. Bunun sayesinde bir oyunda
birden fazla son, birden fazla hikâye ve birden fazla aşk rotası bulunmuş olur.
Farklı sonuçlara ulaşılabilen Island
gibi birçok visual novel oyununun animesinin de yapılması bu yüzden sürpriz
değildir. Türün en popüler örneklerinden biri olan cinayet çözme, dedektifçilik
odaklı oyunlardan oluşan Danganronpa serisi de asıl olarak bir visual novel
oyunu serisinden ilham alınmış anime serisidir. Danganronpa, Re:Life, Clannad ve daha birçok
sonradan animeye uyarlanan visual novelde olduğu gibi animenin senaristi Island
serisinde var olan farklı sonlardan kendince faydalanarak animenin mevcut
hikâyesini meydana getirmiş. Ortaya da böylesine güzel bir anime çıkmış.
Island,
konu itibariyle bir gün bir adanın sahilinde çırılçıplak uyanan bir adamın
kendinin bir zaman yolcusu olduğunu ve buraya birini kurtarmak, başka birini de
öldürmek için geldiğini hatırlamasıyla başlıyor. Daha sonraları adının da
Setsuna olduğunu hatırlayan kahramanımız adadaki insanlarla bağlar kurarak, hafızasının
kayıp parçalarını tamamlamak için çabalıyor. Buraya kadar her şey basit. Asıl
olay buradan sonra başlıyor. Adada bulunan farklı karakterlerin sorunlarını
çözüp, kendini sevdiren ana karakter Setsuna’mız edindiği hafızasında bazı
sorunlar olduğunu fark etmeye başlar. Kurtarmaya geldiğini düşündüğü kızla
yakınlaşır ama asla bir adım atamaz. Her seferinde bir şey onu engellemektedir.
Sonrasında her şey beklentileri dışına çıkar ve kontrolünü kaybeder. Klasik bir
zaman paradoksu animesi olarak spoilersız olarak bahsedebileceğim yer bu
kadar. Çünkü işin asıl gizemi orada.
Genel olarak zaman kavramının kullanılışı, karakterler arasında klişe
diyebileceğimiz ilişkiler, senaristin bizi şaşırtma çabaları, işlenen romantizm,
drama, az biraz da siyaset ve politikayı da hesaba katarsak; senaryo sahip
olduğu açıklarıyla beraber tam olarak 7 puanlık bir senaryo, müzikleri
gerçekten duygusal ve yerinde olarak 8, karakter klişe ve klasik ögelere sahip
olduklarından 6 puanı hak eder nitelikteydi. Sizler de zaman dalgalarının
içinde bir aşk masalını kovalamak isterseniz, bu animeye bir göz atmanızı
tavsiye ederim.
Senaryo: 7/10
Müzik: 8/10
Karakter: 6/10
Animenin bıraktığı tat sonucu M.A.L.*
puanım: 8/10
*My Anime List
Yazının buradan sonrası
spoiler barındıracaktır.
Her şeyi başlatan isimler Setsuna ve Rinne… Üç büyük aile Ohara, Kurutsu
ve Garandou… Sanırım spoilerlı
incelemeye bu isimlerden başlamak doğru olacaktır. Öncelikle adanın var olan
tarihi efsanesinde bu beş ismin geçtiğini biliyoruz. Üç büyük aile tarafından
ada güvenliği sağlanmakta, dış dünyadan tamamen soyutlanmış olan bu ada kendi
içinde hastalık, kıtlık, iç savaş gibi problemler ile yüzleşmektedir. Biz ise
bunları biraz daha üstün körü görüp adanın tekrar eden döngüsü içerisindeki bir
aşk masalına tanık olmaktayız. Masal diyorum çünkü anime içerisinde sürekli
dile getirildiği gibi Setsuna ve Rinne aslında geçmişte yaşamış iki masal
kahramanından başka bir şey değil. Ancak sürekli halkın dilinde olan ikili, bu
isimleri taşıyan gelecekteki kişiler tarafından belli bir kader altında yeniden
var olduklarına inanılan efsanevi iki aşığın geçerli zamandaki hallerini temsil
etmekteydiler.. Bu aşıkların bilinen ilk
ikilisine baktığımızda görüyoruz ki Setsuna ve Rinne aslında Ohara ailesine
mensup iki kardeşler. Bu sebeple adanın büyük aileleri tarafından
cezalandırıyorlar. Aralarında kopmayacak bir bağ olduğundan kendilerine yapılan
hiçbir şey kendilerini ayıramıyor. Yine de kendilerine yapılan zulümlere
katlanayamayan ve kavuşmalarının imkânsız olduğunu anlayan Rinne intihar ederek
Setsuna’yı özgür bırakmak istiyor. Çaresiz Setsuna ise bunu öğrenince
kahroluyor ve Rinne’yi kurtarmak için her şeyi yapmaya karar vererek üçüncü
büyük ailenin üyesi Garandou cadısına gidiyor. Onunla yaptığı anlaşma sonucunda
birlikte olmaları karşılığında Rinne hayatını, Setsuna da kendi zamanını
anlaşma şartı olarak sunuyor. Efsaneler de anlatılan hikâye böyle olunca
gelecekten geldiğini söyleyen bir Setsuna ve kafası karışık olan uzun saçlı
Rinne kendilerinin o kişiler olduğunu düşünmeye başlıyorlar. Ancak hem öyleler
hem de tam olarak değiller.
Ne
yazık ki zaman konulu animelerin sorunu bu. Aklındakini yazmaya çalıştıkça her
şey daha da karmaşıklaşıyor. Bazı karakterler benzer isimlere sahip olduğundan
Setsuna ve Rinne’yi tanımlarken özel ifadeler kullanacağım. Böylece karışıklık
bir nebze olsun azalmış olur. Bizim
Setsuna’mız Main Setsuna, her şey bu arkadaşın başının altından çıkıyor. Yaz adasına çıplak olarak düşüp, herkesle
kaynaştıktan sonra bir şekilde Uzun Saçlı Rinne’nin ölümüne sebep oluyor. Ona
karşı belli belirsiz hisler beslediği için de kurtarmaya geldiği kızın, ölüşünü
kaldıramayıp kendini itlik, serseriliğe veriyor. Bir gün Uzun Saçlı Rinne’nin
annesi Ohara Kuon, Main Setsuna’nın halini görüp ona kızını kurtarabileceğini
söyler. Setsuna bu fikri duyunca çılgına dönüp olayı anlamak ister. Sonrasında
da aynı daha önce yaptığı gibi zamanda yolculuk yapacak, böylece Uzun Saçlı
Rinne ölmeden önceki zamana gelerek bunu engelleyecektir. O anda Main
Setsuna’nın beynine bir şimşek çakar. Eee, bu karakter daha önce de aynı
sebepten bu adaya gelmemiş midir? Yoksa her şey sonsuz bir döngüden mi
ibarettir? Tek bildiği denemekten vazgeçmeyecektir. Söylemeden geçmeyelim, bu
hareket de klişeleşmiş zaman döngülü bir aşk olayı tabii ki. Böylece Main Setsuna, bir kapsüle konur ve
çıplak olarak başka bir zamanda uyanır. Bu zamanda Rinne adında başka bir kadın
vardır. Bu Rinne’nin saçları kısadır. Kendisi tamir, tadilat işlerinde oldukça
iyidir. İlginç bir şekilde bu da karşısındaki Setsuna’nın kendi Setsuna’sı
olduğunu düşünmektedir.
Gel
zaman git zaman Main Setsuna ana amacını unutup burada yaşamaya koyulur. Burada
yaz yerine kış adaya hüküm sürmektedir. Bulundukları ada dışındaki adalarda
hayat sona ermiş, yiyecek kıtlığı, siyasi entrikalar kol gezmektedir. Main
Setsuna’mızın bildiği arkadaşlarından Garandou Sara burada dini yöneticinin
kızı olarak önemli bir figür, Kurutsu Karen ise kendilerine vatandaşlık
verilmemiş, yasadışı doğmuş çocuklardan oluşan bir isyan örgütünün lideridir.
Ülkede olan sorunlar iyice ilerlediğinde entrikalar kendilerini gösterir ve
Main Setsuna’mız, Karen ve Sara herhangi bir suçları olmamasına rağmen dini
lideri öldürmek suçundan idam cezası alırlar. Kısa Saçlı Rinne’nin sayesinde
kurtarılan üçlü bir şekilde adadan kaçarken önce Sara daha sonra Karen ölür. Bu
sırada Main Setsuna gerçek görevini hatırlamıştır. Ancak buradaki insanları da
kurtarmayı kendine görev edinir. Kısa
Saçlı Rinne ile bir plan yaparlar. Rinne’nin, ailesinin kendisine bıraktığı bilgiler
yardımıyla yaptığı zaman kapsülünü kullanarak Main Setsuna önceki bir zamana
gidecek ve kelebek etkisiyle her şeyi düzeltecektir. Ancak bilmedikleri şey ise
o zaman kapsülü sadece içindeki insanın zamanını donduran bir teknoloji
içermektedir. Yani geçmişe değil sadece geleceğe gitmek mümkündür. Bu da
hikâyede bazı açıklara sebep oluyor işte. Neyse Never Island’a (Kar Adası’na)
gelmeden öncesini de hatırlayan Main Setsuna buradaki hayattan çok etkilenir ve
Kısa Saçlı Rinne’ye âşık olur. Onun kendisinin gerçek Rinne’si olduğunu
söyleyerek ona kendi yapımı bir yüzük verir. İkili Setsuna’yı kapsüle koymadan
önce kendi çaplarında söz verip, nikah kıyarlar. Sonunda da birlikte olurlar.
Main
Setsuna kapsülden uyandığında yine yaz adasındadır ve her şey aynı şekilde
gelişmektedir. Hal böyle olunca Main Setsuna önce Karen’in adadan kaçma ve
evlilik problemlerini çözer. Ki buradaki bütün hata Karen’in babasına ait.
Eşinin öldüğünü kızından ne saklarsın be adam! Gerçeği bilip hala o bir adamla
kaçtı demek niyedir yani! Sonra bir de üstüne kızını “hayır gitmeyeceksin!”
diye kısıtlayıp, tamamen masum ve benim favorim olan polis memuruyla
evlendirmeye kalkarsan kız tabii senden nefret eder! Başkan olmuşsun ama sende
babalık yok diyeyim yani! Olan o gariban polise oldu. En son hala Karen’e
aşıktı zavallım.
Karen
ile ilgilendikten sonra Main Setsuna’mız Garandou ailesinin dramasını çözer,
Sara’ya gerçekten kutsal bir kız olmadığını, amcasının bir çeşit güç kazanma
arzusu ile bu yalanı uydurduğunu anlatır.
Ailesinin de Garandou ailesinin kanlı işlerine daha fazla alet olmamak
için intihar ettiğini ancak kendisini kurtardıklarını anlatır. Böylece Sara
mevzusu da çözülmüş olur. Geriye Uzun Saçlı Rinne ve onun ölümünü engellemek
kalmıştır. Uzun Saçlı Rinne’nin problemlerini çözüp onun Setsuna’sının aslında
onu kurtarmak adına ölmüş olduğunu gösterince bu Rinne’nin aşkı giderek Main
Setsuna’mıza kayar. Ancak Main Setsuna’mızda bir sorun vardır. Bu kızı korumak istiyor ve içinde ona karşı
fazlasıyla sevgi barındırıyordur. Bu sevginin nedeni eski Kısa Saçlı Rinne ile
benzer görünmesi ve benzer isme sahip olması mıdır? Cevap biraz evet biraz da
hayır. Çünkü hikâye sonunda öğreniyoruz ki Main Setsuna’mızı Never Island’dan
gönderen Kısa Saçlı Rinne makinenin geçmişe götürmediğini fark ettikten sonra
sevdiği adamı bulmak için zamanda yolculuk yapmıştır. Böylece onun olmadığı bir
dönemde yaz adasına ulaşmıştır. Burada Ohara’larla tanışmış sonrasında onların
yanına hizmetçi olarak girmiştir. Bilmediği şey ise Kısa Saçlı Rinne’nin o
zamanlarda Main Setsuna’mızın çocuğunu taşıdığıdır. Ayrıca Uzun Saçlı Rinne’nin
babası sanılan kişi kendisine gerçek bir Ohara kızı varis istemektedir. Sahip olduğu tek evlat Setsuna adında bir
oğlan olduğu ve karısı Kuon hasta olduğu için bu istediği artık
gerçekleşemeyecektir. O anda çareyi Ohara Rinne adlı hizmetçisinin çocuğunu
evlat edinmekte bulur. Bir süre sonra karısı ölen Ohara Norimasa karısının
adını geçmişten gelen bu hizmetçiye verir. Onun kızını da Kısa Saçlı Rinne’nin
isteğiyle Ohara Rinne yapar. Böylece anne kız aslında aynı ada sahip olur. Kısa
Saçlı Rinne, Uzun Saçlı Rinne’nin öz annesidir. Uzun Saçlı Rinne aslında babası
sandığı kişinin oğluna âşık olmuş o Setsuna’yı kendi Setsuna’sı sanmıştır.
Sonrasında da adaya vuran Main Setsuna’mız hakkında aynı şeyleri düşünmüş, onun
kendi öz babası olduğundan habersiz ona karşı duygular beslemiştir.
Bu
kadar karışık anlattığım için üzgünüm ama hikâye en kısa böyle özetlenebilirdi.
Bu hikâyenin sonucunda her şey ortaya çıkar ve main karakterimiz ve Kısa Saçlı
Rinne’miz sonunda kavuşurlar. Serinin asıl ana kızı gibi gözüken Uzun Saçlı
Rinne ise olanları bir şekilde kabullenip öz anne ve babasının mutluluğunu
izler. Bana göre herkesin olabileceği en
iyi sonuçlara ulaştığı bir final olmuş. Never Island tarafındakiler kurtarıldı
mı? Main Setsuna ve Kısa Saçlı Rinne gerçekten en eski efsanelerdeki karakterlerin
yeniden doğmuş halleri mi? Kısa Saçlı Rinne neden Main Setsuna adaya geldiğinde
bir şey demedi ve kızıyla birbirlerine âşık olmalarına izin verdi? Adanın
döngüleri nasıl tekrarlanıyor? Bu paralel evren mi yoksa ilerleyen bir gelecek
mi? Bu ve bunun gibi birçok sorunun cevabı ne yazık ki yarım kalmış durumda.
Ama bana bu kadar soru sorduran ve ağzımda iyi bir tat bırakan animeye kötü
demek içime sinmez açıkçası.
Rinne’lerin
söylediği şarkıların sözlerinden, adada bulunan notlara, anlatılan efsanelere kadar
her yerde bir ayrıntı bulunan anime bana göre oldukça etkileyici ve
sürükleyiciydi. 12 bölümlük vaktiniz
varsa, iyi müzikler eşliğinde oldukça sevimli ve ilgi çekici bir aşk hikâyesi
de ilginizi çekiyorsa, bu animeyi bir an önce izlemenizi öneriyorum. Keyifli
seyirler…
Yorumlar
Yorum Gönder