Sonunda Yaptılar! : Arcane Dizi İncelemesi


          Gerçekten çok iyi tanıdığını düşündüğün biri, tamamen değiştiyse ne yaparsın? Özellikle de değişirken yanında olamadıysan.. Bir Riot Games projesi olarak Netflix’te yayınlanan Arcane dizisi işte tam da bu basit soru üzerine yerleştirilmiş karakterlerin hikâyesini anlatıyor.

            Duyurulduğu günden itibaren büyük bir hype yaratan Arcane, bölümlerinin yayınlanmasıyla yarattığı hype’ı da arkasına alarak Netflix’te ve dünyada en beğenilen yapımlar arasına adını yazdırmayı başardı. Yıllar içerisinde zamanında benimde fazlasıyla içinde bulunduğum League of Legends topluluğu, Riot Games çatısı altında çıkacak bir animasyon dizisi veyahut filmine hasret durumdaydı. Bunun başlıca sebebi de bizzat Riot Games’ti. 2009’da oluşturmaya başladıkları ve zaman zaman radikal kararlarla yeniden yazarak genişlettikleri Runneterra evreni, biz hikâyesever hayranlar tarafından ilgiyle takip edilmekteydi. Ancak topluluğun büyük bir kısmı hala sadece oyunu oynuyor, hikâyeyle ilgilenmiyordu. Riot Games ise bu durumu, önce iki ayrı zevk olarak nitelendirse de sonrasında çeşitli eventlerin ve sezonların tanıtımında kullandıkları animasyonlarla değiştirmek üzereydi. Dünya Şampiyonaları, sezon değişimleri, K/DA ve kod adı gibi etkinlikler… Hepsi fazlasıyla sevilen ve izlenen videolarla Riot Games çok geçmeden animasyon ve müzik ekibinin başarısını kanıtladı. Haliyle  yıllar içerisinde hayranların da kendilerinden beklentileri oluştu. Evren parça parça geliştikçe kullanabilecekleri daha çok materyal kazanan şirket, 6 senelik uzun çalışmanın ardından Arcane dizisini duyurdu ve 2021 yılının sonlarında 3 part halinde Netflix’te izleyiciyle buluşturdu.

            Dizi genel olarak fazlasıyla sevildi, övüldü ve incelendi. Dahası hayranlar hakkında tonlarca teoriler üreterek meraklarını daha da perçinlemiş oldu. Ben de teorilerde kendini kaptıranlardan biri olarak söylemeliyim ki diziye tam anlamıyla bayıldım! Dizi beklediğim çoğu ögeyi bana sunarken akıcı bir anlatım ve tutarlı karakter gelişimleriyle çok da özel olmayan  hikâyeyi, tandık bir şekilde anlatmayı başarmış. Birçok harika şarkıya imza atmış olan Imagine Dragons  grubunun seslendirdiği Enemy gibi dilime yerleşmiş mükemmel giriş şarkısı ve diziye anlam katan çok daha fazlası varken müziklerini de övmemek yazık olur. Genel değerlendirme olarak bir oyuncu gözüyle tanıdığım karakterlerin geçmişlerinin anlatılması ve günümüze nasıl geldiklerini görmek hoşuma gitmiş olsa da evrene ve oyuna hiç hâkim olmayan standart bir Netflix kullanıcısının da zevkle izleyebileceği dahası oyunu merak ederek deneyeceğini düşünüyorum. Sırf bu sebepten bile en az 8-9 puan arasında alabilecek seriye bana fazlasıyla güzel vakit geçirttiği için 10 puanı layık görüyorum. Zaten önemli olan da kişide uyandırdığı hisler olduğundan  fazlasıyla rahat olarak bu puanı veriyorum.  Dizi hakkında genel bilgi ve daha detaylı incelemeye geçmeden öncede buraya kadar okuyan herkese sevgilerimi sunuyorum, keyifle kalın…

            Arcane dizisi konu olarak Piltover ve Zaun arasındaki  savaşta yetim kalmış Violet ve Powder adındaki iki kardeşin hayatta kalma çabasını ve ülkeler arasındaki gerilimlerin onların hayatlarını etkilemesini anlatırken, bir yandan da diğer karakterlerin bu kardeşlikten nasiplerini almalarına da değiniyor. Lol evreninden tanıdığımız birçok şampiyonun yanı sıra Mellinda, Sky, Marcus, Wander gibi yeni karakterlere ve Riot Games’in Lol evrenine bağlı kart oyunu Legends of Runneterra karakterlerini de bünyesinde barındıran Arcane, geniş karakter havuzunu sadece 9 bölümde anlatmayı başararak iyi bir işe imza atmış. Dizi ağırlık olarak Vi ve Jinx(Powder)’a odaklansa da Jayce, Viktor, Heimerdinger, Caitlyn gibi şampiyonlar da oldukça Screen time(görünme süresi)’a sahip durumdalar. Bu da dizinin, farklı karakter gelişimleri görmek açısından oldukça zengin olduğunu gösteriyor Hiçbir karakterin atlanmaması, karakterlerin verdiklerin kararların kendi içinde oldukça tutarlı olması ve en önemlisi hiçbirinin birer tip değil karakter olduğunu bilmek çok güzel bir duyguydu. Şimdi izninizle birkaç karakter analizine geçelim.

                Violet yani kısaca Vi yetim kaldıklarından itibaren kardeşini korumayı kafasına koymuş, oldukça dik duruşlu, güçlü, asi, cesur ve onları yetiştiren Wander’in da etkisiyle vurduğunda oturtan yüce gönüllü ablamızdır. Dizinin ilk üç bölümünde daha genç olmasına rağmen gösterdiği liderlik, koruyucu kişiliği ve güçlü duruşu beni çok etkilemişti. Oyundayken aşırı ilgimi çekmeyen bir karakter olmasına rağmen belki de animasyon sahnelerinin de kalitesi sebebiyle çok etkileyici bir karakter haline gelmiş.  Yaşadığı büyük kayıpların ardından hapiste geçirdiği yıllar onu yıpratmak yerine daha da sertleştirmiş, dağınık kızıl saçları, söylenene göre kendi kendine yaptığı dövmeleri, yaraları ve burun halkası da bunu kanıtlarcasına tarzını ortaya koymuştur. Zaun’un tehlikeli sokaklarında büyümüş çocuğun zihnine ve gücüne sahip olarak kendisine aşırı yakıştığını düşündüğüm kırmızı, kapüşonlu ceketiyle birlikte bu sert ablamızın tek istediği yaşayıp yaşamadığından emin olmadığı kardeşini bulup, huzurlu bir hayat geçirmek… Bu uğurda tanıştığı Piltover fedaisi Caitlyn ile de tam bir kanka olan kızıl ablamız, oyundan da bildiğimiz üzere hikâyenin sonunda güçlü yumruklarıyla beraber Piltover polis güçlerinin önemli bir üyesi haline gelecek.

            Uğursuzluk getirmek anlamına gelen “Jinx” dizinin başlarında ablasına yardım etmek isteyen masum kız çocuğu Powder olarak karşımıza çıkıyor.  Fiziksel olarak zayıf olan küçük kız, Zaun’un dibinde Son Damla adı verilen bir yerde ablası ve iki arkadaşı ile yaşıyorken başlarını belaya sokarlar. Aslında Jinx’in merakı sebebiyle oluşan bir patlama, hırsızlık için girdikleri genç araştırmacı Jayce’in dairesini havaya uçurur. Bunun sonucunda Vi ve ekibinin başı belaya girer ve büyük olayları tetikleyecek fitil ateşlenmiş olur. Oyun sebebiyle sonunda delireceğini bildiğimiz karakterin masum bir kızdan adım adım psikopat bir teröriste dönüşümünü izlemek fazlasıyla etkileyici bir deneyimdi. İlk bölümlerde bulduğu hurda parçalarından kendi kendine basit şeyler yapan kız özellikle ailesi olarak gördüğü arkadaşlarının ölümüne neden olduktan ve Vi tarafından terkedildikten sonra giderek kendini geliştiren tehlikeli biri haline gelir. Bana göre bundaki en büyük pay, ailesinin ölümünde en az kendisi kadar büyük bir yer tutan Silco’nundur. Ancak son bölümde Jinx, onun bu hale gelmesinin nedeninin Vi olduğunu çünkü onu seçmediği söylüyor. Tabii bunu söylediğinde psikolojisinin fazlasıyla bozuk olduğunu, yüksek dozda ışıltı sayesinde ölümden döndüğünü de hesaba katmamız gerekiyor.  Patlamalar, icatlar ve psikolojik sorunlar neticesinde nihayete eren Powder, oyundan aşina olduğumuz Manyak Güçlü Ölüm Roketi adlı ultisiyle Piltover konseyine saldırarak diziyi sonlandırmış oldu.

            Küçük Adam nam-ı diğer Ekko, Powder’in yaşlarında masum, zeki bir çocukken hayatın sillesini yemiş Zaun’lu çocuklardan biridir. İlk üç bölümde Vi’ı bir abla gibi gören,  oyundaki repliklerden Powder’a âşık olduğunu bildiğimiz, ikinci el dükkanının çırağı Ekko, ustasının Silco’nun adamı tarafından öldürülmesiyle Silco’ya karşı derin bir nefret beslemeye başlar. İkinci üç bölümde Ekko’dan haber alamasak da maskeli bir ekibin Silco ve adamlarına saldırdığını görünce bir acaba diye düşündüm. Zaten hali hazırda açılış sahnesinde ağırlıklı olarak şampiyon karakterler gösterilirken, Ekko’nun gösterilmeyişi ve o maskeli uçan adamın gösterilmesi her şeyi netleştirmişti. O maskeli şahsiyet Alaz Işık’ın lideri Ekko’dan başkası değildi. Doğrudan gözükmediği üç bölümün ardından yedinci bölümde karşımıza çıkan Ekko başlarda oldukça sert ve ciddi bir lider gibi davransa da geçmişi kolayca arkasında bırakamadığını Vi’ın kollarında belli etmiş oldu. Abla olarak gördüğü Vi’a güvenip Silco’ya karşı büyük avantaj sağlayabileceği hextech kristalini bile Caitlyn’e teslim etti. Sonrasında köprüdeki eski aşkına karşı olan karşılaşmasında elinde defalarca fırsat olmasına rağmen ona öldürücü darbeyi vuramadı. Çünkü Ekko içten içe hala o küçük adamdı.

            Caitlyn, asil bir hanımefendi ve çaylak bir Piltover fedaisi… İki asırdır faaliyetini sürdüren Teknolojinin Şehri Piltover, konsey sistemiyle yönetilmekteydi. Bu konseyde Caitlyn’in annesi gibi asil şahsiyetler ülkenin gidişatı hakkında söz sahibi olduğundan basit bir fedai olmak isteyen Caitlyn için durum çok da kolay değildi. Zenginlik, şan, şöhret ve gücü elinde bulundursa da aldığı fevri kararlar, becerikli nişancılığıyla ünlü mavi saçlı güzel kızımızın annesiyle ve üstleriyle sık sık karşı karşıya gelmesiyle sonuçlanıyordu. Bana göre oldukça güçlü ve yetenekli olarak anlatılan karakterin bilmediği ortamlara gittiğinde nasıl bir prensese dönüştüğünü görmek çok güzeldi  Dizi de şahsen en beğendiğim karakter olsa da Jinx gibi Markus gibi engeller yüzünden sürekli dayak yedi ya da yaralı takıldı. Yine de acemiliğini ve karakterini yeterince iyi anlattıklarını düşünüyorum. Gereğinden fazla yetenekli yapmadıkları içinde minnettarım.

            Piltover’ın altın çocuğu Jayce… Bana göre Jayce dizide karakter gelişimi en iyi işlenmiş iki karakterden biri. Diğeri de Jinx zaten.  Ölüm görünce kusması, sık sık kararsızlaşması, yanlışla masum birini öldürünce bütün iradesinin kaybolması, genç yaşta hayallerindeki statüye ulaşınca önceliklerinin değişmesi, Mell gibi oldukça manipülatif biri tarafından kolayca kontrol edilmesi gibi daha birçok sebepten dolayı Jayce’in oldukça güzel işlendiğini düşünüyorum. Hextech teknolojisinin mimarı olarak sahip olduğu statüyü sonuna kadar hak ettiğini düşünsem de gençliğinin verdiği heyecan ve kendisine bir anda yüklenen ağır sorumluluk altında da ezildiğini söyleyebiliriz. Yapımcılar Jayce üzerinden genç bir bilim insanının idealleri uğruna neler yapabileceğini, neleri riske atabileceğini ve bu ideallere ulaşınca gelen başarıyla ne kadar değişebileceğini harika bir şekilde göstermişler. Heimer’ı konseyden attırmak, Viktor’u boşlayıp gençlik arzularının peşinden koşması gibi hatalarını saymazsak genel olarak krizi düzgün yönettiğini bile söyleyebiliriz. Son bölümlerde ailesinin simgesi ve kendisinin de oyundaki ikonik silahı olan hextech çekicini de görmek oldukça güzel oldu. Şimdilik sadece bir savaşta görmüş olsak da dizinin ilerleyen sezonları olursa ve Jayce hala savaşabilir durumda olursa görmeyi iple çekiyorum.

            Viktor, kıyamet mühendisi… Bakmayın lakabının bu kadar sert durduğuna! Viktor dizinin en haklı karakteriydi. Kendini bilim uğruna yiyip bitiren, ortağı kendini zevk-ü sefaya kaptırmasına rağmen hasta haliyle sabahlara kadar çalışan adam gibi adamdır Viktor. Normalde evrim ve insanlığın robotlaşmasıyla kafayı bozmuş bir sosyopat olması gerekirken Viktor’un dizide bu kadar haklı olması bende, karakterlerin siyah ve beyazlardan ibaret olmadığını bir kez daha kanıtlamış oldu. Altın Çocuk Jayce'in bu çeşit narsistliklere yönelmesi ancak Viktor gibi sözde kötü olması gereken bir karakterin bu kadar çabalaması, zavallı duruma düşmesi bu işte bir terslik var dememe neden oldu.  Ölümden kurtulmak için yaptığı deney sırasında kendisine âşık olan asistan Sky’ın onu kurtarmaya çalışırken ölmesi oldukça ironik bir sahneydi. Sanırım oyundan bildiğimiz Viktor’un açılışı bu noktada gerçekleşecek. Kızın vücudunu emmesiyle hextech çekirdeğinin de adeta bir hiçlik varlığına dönüşmesi oldukça ilginç bir ögeydi. Riot’un sık sık hikâyesini değiştirdiğini biliyoruz ama Viktor’un dönüşümünü Hiçlik’e bağlarlarsa bu oldukça ilginç olacaktır. Merakla bekliyorum.

            Gelelim başka bir mazlum karaktere, Profesör Heimerdinger. Aslen büyüyü kullanmakta usta olan Yordle ırkının bir mensubu olan Heimer, hikâyede büyüden felaket bir şekilde korkan , 307 yaşında bir teknoloji dehası olarak karşımıza çıkıyor. Piltover’ın kuruluşunda ve gelişiminde büyük önem arz etse de öğrencisi Jayce vesilesiyle konseyden azlettirildiğinde bu adama oldukça üzüldüm. Ne demişler besle kargayı oysun gözünü be Jayce! Konseyden atılmasının ardından bilgisini insanlara yardım için kullanmak isteyen Heimer, başlarda pek istediğini bulamasa da dizinin sonunda Ekko’ya yardım ederken görünüyor. Bu da Ekko’nun ünlü z partiküllü zaman kapsülünü geliştirmede Heimer gibi bir dehanın da parmağı olduğunu doğuracaktır.  İki küçük adam yan yana Banzai!

          Bilim uğruna çabalamak demişken… Dehâların sadece Piltover’da bulunmadığının bir diğer delili Singed adındaki deli bilim adamıdır. Bu şahsiyetin işi gücü pisliktir. Işıltı adı verilen bağımlılık yapıcı steroidi üreten, Jinx’in delirmesinde aynı zamanda kurtulmasında büyük rol oynayan, Viktor’un siber hayatına girişinde rol oynayan ve Silco’nun bütün Zaun’a hükmetmesini sağlayan kişi Singed’dan başkası değildir. Yaptığı kanuna aykırı tüm deneyler için Zaun oldukça uygun bir yer olduğundan Zaun’u mesken, buranın zavallı halkını da kendine kurban seçmiştir. Oyunda karşımıza zehirli gazlarla saldıran ve kendini güçlendirebilen kimyager olarak çıkar. Bunun dışındaki en büyük başarısı Warwick’in yaratıcısı olmasıdır.

         Diziyi izlemeden önce de teorileri dönse de dizide kesin olarak emin olduğumuz bir şey var ki o da öldü sanılan Wander, Warwick’in ta kendisidir. Zaten hali hazırda dizinin son sahnelerinde bu teori kanıtlansa da Warwick karakterinin oyun içi Vi ve Jinx’e karşı olan replikleri, Warwick ve Wander’in hikâyelerindeki uyuşan detaylar ve Singed’ın Warwick’e benzer yaratıklar üretmesi teorileri fazlasıyla güçlendirmişti. Teknolojik geliştirmeli bir kurt adam olan Warwick umuyoruz ki eğer çıkarsa Arcane’in sonraki sezonunda gözükür. Wander gibi asil ruha sahip, eski suçlunun Vi ve Powder’in himayesine aldıktan sonra şiddeti bırakması ve barışçıl bir adam olmasını görmek onu sevmemizi sağlamıştı. Öyle ki bu adam gibi adam son nefesine kadar çocukları için savaşmıştı. Şimdi de bir canavar olarak korumak için öldüğü insanların karşısına çıkarsa bizler için izlemesi oldukça heyecanlı bir karşılaşma ortaya çıkacaktır.

            Sonuç olarak uzun uzun incelediğim bu diziyi çok beğendim. Her karakteri ayrı ayrı güzel güzel işlediklerini düşünüyorum. Zaten beğendiğim bir evrende böylesine güzel müzikler ve çizimlerle güzel bir öykü izlemiş oldum, bunun için minnettarım. Riot’tan Arcane gibi seriler gelmesini umut ediyor, keyifli seyirler diliyorum.





Yorumlar

Popüler Yayınlar