Yolunu Kaybetmiş Bir Boksörün Hikâyesi: "Nomad: Megalo Box 2" Anime İncelemesi

 


                Selamlar ve saygılar pek değerli incelemeseverler… Bugünkü konumuz bir boks efsanesinin spin-offu olan Megalo Box olacaktır. Birçok insanın kabul edebileceği gibi boks dünyası kan, ter, göz yaşı ve iradelerin sınandığı oldukça çetin bir savaş alanıdır. Bu alanda dövüşçüler kendi becerilerini sonuna kadar sergilerken, rakiplerini alaşağı etmenin yollarını ararlar. Yoğun dövüşlere gebe olan boks ringi alev alev yanan ruhların ve onları taşıyan bedenlerin karşılaştığı etkileyici bir yerdir. Bu sebeple de boks ringi gerçek hayatta olduğundan çok animelerde, filmlerde ve oyunlarda kendine yer bulmuştur.


            Megalo Box, Ashita No Joe adlı efsanevi anime serisinin 50.yılı anısına çıkarılmış, gelecekte geçen spin-off serisidir. Genç bir boksörün en dipten en tepeye olan yolculuğunun anlatıldığı seri oldukça ilgi çekici sahnelere, müziklere ve karakterlere sahip gayet kaliteli bir seridir. Ancak Megalo Box’tan bahsetmeden önce kısaca onun ilhamı olan efsanevi seriden bahsetsek daha doğru olacaktır. O seri ki söylentilere göre efsanevi film serisi Rocky Balboa’ya bile ilham olmuş 1968 yapımı mangasından sonra büyük ses getirmiş Ashita No Joe ya da diğer isimleri ile Rocky Joe, Champion Joe’dur. Ashita No Joe oldukça basit bir hikâye kurgusuna sahip olmasına rağmen, eski animelerin sahip olduğu fazla bölüm sayıları sayesinde karakterleri benimsetmeyi başarmış, bunun sayesinde de dramayı, aksiyonu ve karakterler arası ilişkileri yerinde işleyebilmiş bir animedir. Başta hiçbir hayat amacı olmayan sokak köpeği olarak anılan Yabuki Joe’nun hayatına farklı insanların girmesiyle karakterinin değişmesi ve boks şampiyonluğuna doğru adım adım ilerlemesi animede adım adım işlenmektedir.  Eski animelere katlanamayanların bile biraz sabırla çok seveceğine eminim. Sadece anlatılan hikâyeye odaklanarak, kullanılan çizimlerin ve animasyonları dönemin şartlarına göre değerlendirmek animeyi fazlasıyla sevmek için yeterli olacaktır. Toplamda iki sezonu olan serinin dünya çapında sayısız fanı bulunduğu gibi Japonya’da da gençleri boks sporuna aşıladığı onların içindeki ateşi körüklediği bilinen bir gerçektir. Joe’nun ünlü ıslığını dinlemenizi önererek asıl konumuz olan Megalo Box’a geçiyorum.


            50 yıllık köklü bir seriden sonra bir devam serisi getirmek gerçekten cesaret isteyecek bir iştir. Bana göre Megalo Box içinde yer alan birçok ayrıntısıyla Ashita No Joe’ya selam çakmaya devam ederken bir yandan kendi özgünlüğünü korumayı amaçlamış bir seridir. Seri karakterleri bakımından benzer olsa da ana karakter olarak yine yersiz yurtsuz bir sokak köpeği olan yetenekli boksör Joe’ya, rakip olarak Rikishi gibi yenilmez gözüken havalı Yuri’ye, hoca olarak post apokaliptik bir dünyaya yakışacak şekilde Danpei’den daha uyanık ve kurnaz olan Nanbu’ya, ana kadın karakter olarak da Shirato Yukiko adında Shiraki Yoko’dan daha alımlı ve daha güçlü bir kadın profiline, hiçbir işe yaramayan Sachi adında yaramaz küçük bir kız yerine de mekanik ve araç-gereçlerden anlayan Sachio adında yetenekli bir yan karaktere sahiptir. Bütününe baktığımızda serinin tam anlamıyla ilham aldığı seriye paralel olduğu görülebilir. Ancak daha önce de söylediğim üzere hem karakterler hem dünya hem de genel hikâye itibariyle iki animenin ayrıldığını söylememiz gerekir. Ayrıca bahsedeceğimiz ikinci sezonu itibariyle de animenin bambaşka konuları işlediğini görmekteyiz. 


            Mekanik boks olarak nitelendirebileceğimiz Megalo Box bahsi geçen dünyada artık bir spordan çok insanların merakla beklediği fazlasıyla saygı duyduğu bir komüniteyi temsil eden karşılaşmalar bütünüdür. Yasadışı boks karşılaşmaları sayesinde hayatını geçindiren J.D, bulunduğu ülkede kimliği bile olmayan bir boksördür. Kendisine antrenörlük yapıp, maçlarını ayarlayan Nanbu adında kurnaz, alkolik bir ihtiyarla ortaklık yapmakta, şikeli dövüşlere girmekten mümkün olduğunca kaçınmaktadır. İçinde olduğu boks dünyasında daha gerçekçi dövüşlerin heyecanına tutunarak yaşamaktan sıkıldığı bir gün tüm bunları bırakmak ister. Çeşitli sebeplerden bırakamasa da hayatın bir cilvesi olarak yolu daha sonra en büyük rakibi olacak olan Megalo Box dünyasının şampiyonu Yuri ile kesişir. J.D kesinlikle onunla karşılaşmalıdır. Bu yüzden de elinden geleni yapar ve Joe adını alarak gerçek Megalo Box ringlerinde maçlara çıkmaya başlar. Bir dövüşte gear adı verilen güçlendiricisinin kırılmasına rağmen maçtan çekilmeyi reddedip, rakibini yener. Bunun üstüne herkesin gözünde umudun simgesi, en dipten en yükseğe ulaşacak olan kahraman “Gearless” Joe olur. Her maçında rakiplerini ve seyircileri etkilemeye devam eder. En sonunda gerçek rakibiyle şampiyonluk mücadelesi yapacağı zaman gelir. Joe’ya fazlasıyla saygı duyan Yuri, onunla eşit şartlarda dövüşmek için vücuduna kalıcı olarak yerleştirilmiş olan gearlarını çıkarttırmış, bunun sonucunda girdiği acılarla dolu irade savaşında galip gelerek Joe’nun karşısına geçmiştir. İki gerçek boksör milyonların gözü önünde efsanevi bir karşılaşmaya imza atarlar. Sonucunda Joe kazanır ve şampiyon olur. Gearını çıkarmanın da etkisiyle omurgası zedelenen Yuri ise efsanevi maçından sonra emekli olmak durumunda kalır. Joe’nun şampiyonluğu tüm dünyayı fazlasıyla etkilemiştir.


            Serinin ikinci sezonunda Joe’nun şampiyonluğu üzerinden 5 yıl geçmiştir. Joe yeniden yeraltı dövüşlerinde dövüşmekte, kullandığı güçlü ağrı kesicilerin etkisiyle tamamen sersemlemiş halde dolaşmaktadır. Daha da ilerisi spoiler olacağından öncesinde genel bir değerlendirme yaptıktan sonra kalanını spoiler kısmında değerlendirmek doğru olacaktır. Nomad: Megalo Box 2 adıyla yayınlanan serini ikinci sezonunda yine müzik kullanımları beni etkilemeyi başardı. Hikâye olarak soru işaretleri ile dolu, biraz etkileyicilikten uzak hikâyeye sahip olsa da genel olarak beğendiğim bir seri oldu. Kullanılan metaforlar, orijinal seriye yapılan göndermeler, değinilen ırkçılık ve mülteci sorunları gibi toplumsal meseleler gibi ögelerden ötürü de hafta hafta severek takip ettiğim bir seri oldu. Tabii ki bu sevgimde, benim için ayrı bir yeri olan Ashita No Joe’nun da yeri olduğunu söylemeden geçmeyelim. Yeni eklenen karakterlerin sahip oldukları hikâyeler güzel diyebileceğim seviyedeydi. Kaybedilen ve değişen karakterlerin hikâyeleri ise Joe üzerinden idare eder şekilde yansıtılmıştı. İlk sezondaki kadar epik dövüşlerin yaşanmaması ve karakterler arası dramalara fazlasıyla öncelik verilmesi de olumsuz bulduğum başka etmenlerden. Tüm bunları göz önüne alırsak müziklerine 8, hikâyesine 6, karakterlerine de 7 verdiğim bu yapım benim için genel olarak 7’lik bir animedir. Hali hazırda Ashita No Joe’nun ilk sezonuna ve Megalo Box’un ilk sezonuna da 7 verdiğim düşünülürse standartı koruyan bir anime serisi olduğunu söylemek doğru olacaktır.

Senaryo: 6/10

Müzik: 8/10

Karakterler: 7/10

Final itibariyle aklımdaki M.A.L* puanı ise 7/10.

*My Anime List

İncelemenin buradan sonrası Nomad: Megalo Box 2 için spoiler içermektedir.


            Araştırmam sonucu öğrendim ki ikinci sezona adını veren Nomad, kelime anlamı olarak evsiz, yurtsuz, gidecek yeri olmayan anlamlarına gelen bir kelimeymiş. O yüzden senarist ekibi isim seçimi konusunda tebrik etmek gerek. Çünkü sezonun içinde yer alan neredeyse her karakterin bir çeşit nomad olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İlaçlara bağımlı bir şekilde gününü kurtarmak adına savaşan Joe, antrenörü ve hocası Nanbu’nun ölümünden sonra Sachio ile kavga etmiş, Team Nowhere’i terk etmiştir. Saygı duydukları hocalarının üstüne Joe’yu da kaybeden ekip hayal kırıklığı içinde kendi hayatlarına bakmaya çalışmışlardır. Sachio hariç…


            Diğer çocuklar başarılı olduğu alanlarda bir şekilde yaşamlarını sürdürürlerken Joe’nun gidişini kendine bağlayan Sachio bir mühendis olmayı reddederek Joe’nun yerini doldurmak adına yeraltı ringlerine adım atar, ancak hiçbir maçı kazanamaz. O sırada neredeyse ölüm döşeğinde olan Joe ise kendisine yardımcı olacak sinek kuşunu beklemektedir. Senaryoda yer alan sinek kuşu metaforu benim oldukça hoşuma giden bir sembol oldu. Hikâyeye göre artık hayatının anlamını kaybetmiş olan bir gezgin yani nomad, evim diyebileceği yeri olmadan sonunun geleceği bir yolculuğa çıkmıştır. Burada yol boyunca sinek kuşu tarafından engellenir. Sinek kuşu her seferinde ona her şeyini kaybetmediğini, pes etmemesi gerektiğini öğretir. Üçüncü seferden sonra sinek kuşu şarkısını söyleyemez ve ölür. O anda nomad yaşamının kıymetini anlar ve ölümü kucaklamak için geldiği okyanusa evine dönmek istediğini söyler. Böylece sinek kuşu onun için bir yol gösterici olmuş olur. Joe için ise bu başka bir ülkeden buraya gelmiş megalo boksör olan Chief’tir. Oğluyla beraber yaptığı, sinek kuşu sembollü gear ile dövüşen Chief, Joe’nun kim olduğunu bilmektedir. Onu bir dövüşte yener ve ona ders verir. Onunla konuşarak, ilaçları bırakmasını sağlar. Sonunda da ölümüyle Joe’ya doğru yolu gösteren bir sinek kuşu olur.


            Chief’in ölmesi ile kendine gelen Joe tekrardan evinin yolunu tutar ama burada hoş karşılanmaz. Bıraktığı herkes hayatlarına devam etmiş, evim dediği yer bir felaketle yıkılmıştır. Zaten bir kez evini kaybetmiş olan Joe pes etmeyi reddeder ve Team Nowhere’i baştan inşa eder. Bu süreçte de eski dostlarına yardımlarda bulunur. Yavaş yavaş tekrardan eski arkadaşlarının güvenini kazanır, Chief’ten aldığı görev olarak Yuri’nin öğrencisi Liu’ya ve eski bir kahraman olan yapay zekâ sayesinde yaşamını sürdürebilen Mach’a yol gösteren sinek kuşu olur. Herkesin hayatına umut verdikten sonra da dostlarıyla sıradan yaşantısına devam eder.


            Gelelim hikâyenin benim için sorunlu kısımlarına, yapılan dramlar ve konuyu es geçecek olursak ana karakter Joe için son dövüşte neden havlu atıldığını anlamış değilim. O dövüşü Joe kazansa Mach için daha bile ilham alınıcı maç olabilirdi. Sezon boyunca sürekli söylendiği gibi Joe, en dipten gelen umut ışığı sağlayan bir kahraman. O Chief gibi mültecilerin, Liu gibi sokakta yaşayan yetenekli gençlerin, Mach gibi başarısız eski boksörlerin  ve daha nice nomadların umut edebilmelerini sağlayan yol gösterici sinek kuşuydu. Sırf bu yüzden düştüğünde büyük bir etki yaratması gerekirken, efsanevi şampiyonun havlu atılarak yenilmesi herkes tarafından coşkuyla karşılanması beni oldukça şaşırttı. Hikâye ile ilgili en rahatsız olduğum nokta da buydu. Onun dışında başka bir sinir bozucu durum olan Sachio’nun davranışlarını genel olarak ergenliğe vererek görmezden gelebilirim. Birkaç ince noktadan ve bazı dramaların sakız gibi uzatılmasından da rahatsız olsam da genel itibariyle beğendiğim puanlarımdan belli oluyor zaten.


            Evet sevgili sayın okur. Bugün sizlere çok sevdiğim bir animenin devamı niteliğinde olan Joe’nun hikâyesini klavyem el verdiğince anlatmaya çalıştım . Umarım başarılı olmuşumdur, sonraki incelemeler de görüşmek üzere boks ile kalın…

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar